Her yolculuk bir hikâye anlatır ve bazı hikâyeler varıştan önce başlar. The Peninsula Hotels, “Art of Arrival” yaklaşımıyla yola çıkış anını lüksün en zarif ifadesine dönüştürüyor.
DAMLA DURAK

Dünyanın dört bir yanındaki Peninsula otelleri, misafirlerine yalnızca konaklama değil, daha otele varmadan başlayan bir deneyim sunuyor. Rolls-Royce’un sessiz zarafeti, gökyüzünde süzülen helikopterler ya da denizin kalbinde yol alan özel yatlar… Kuşkusuz ki her biri, markanın misafirperverliğini bir sanat formuna dönüştüren detaylar.
Boğaz’da Lüks Bir Karşılama

The Peninsula Istanbul, 2025 yazında tanıttığı özel yapım motor yatı PEN 1 ile şehrin büyüsünü denizden yaşatıyor. 16 metrelik bu zarif yat, sekiz kişilik iç mekânı, sekiz kişilik güvertesi ve kusursuz hizmet anlayışıyla misafirleri yalnızca Boğaz’ın değil, The Peninsula’nın da ruhuna davet ediyor. İstanbul Havalimanı’ndan Haliç’e, Sabiha Gökçen’den Üsküdar’a yapılan konforlu kara transferlerinin ardından başlayan bu deniz yolculuğu, bir “transfer” olmaktan çok bir varış ritüeli.

Misafirler, şehrin iki yakasını birbirine bağlayan bu kısa ama büyüleyici yolculukta, Boğaz manzarasına özel ikramlar eşlik ederken, bagajları çoktan otele doğru yola çıkmış oluyor. PEN 1 yalnızca ulaşım için değil; romantik gün batımı turları, Boğaz’da Peninsula çay saati ya da özel kutlamalar için kişiye özel olarak planlanabiliyor. Her detay, The Peninsula Istanbul’un deneyimli concierge ekibinin zarif dokunuşlarıyla şekilleniyor.
Ulaşımdan Öte Bir Deneyim

Bangkok’ta tik ağacından esinlenen nehir teknelerinin, Chao Phraya Nehri boyunca konukları şehrin ruhuyla buluşturduğunu biliyor muydunuz? Sadece bu kadar da değil; Şanghay’da Azimut 47 yatı, modern siluetlerin ışığında unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor.

Chicago’da ise Peninsula Academy kapsamında düzenlenen özel yelkenli gezileri, gölün rüzgârıyla özgürlüğü birleştiriyor. Yani her destinasyonda, The Peninsula misafirleri için ulaşım; konfor, estetik ve kültürel dokunuşun birleştiği kişisel bir deneyime dönüşüyor.
Rolls-Royce Geleneği

1970’lerde The Peninsula Hong Kong’un tarihe geçen Silver Shadow siparişiyle başlayan Rolls-Royce ortaklığı, bugün markanın zarafet mirasının simgesi. Dünyadaki Peninsula otellerinde hizmet veren 25’ten fazla özel tasarım Rolls-Royce, yalnızca araç değil, hareket eden adeta bir lüks manifestosu.

Her bir Phantom Extended veya restore edilmiş Sedanca de Ville modeli; el işçiliği deri döşemeleri, kişiselleştirilmiş kaplamaları ve zarif detaylarıyla The Peninsula’nın “kusursuz varış” anlayışını temsil ediyor. Bir güzel haber daha: Geleneklerine bağlı ama geleceğe açık bir marka olan The Peninsula, sürdürülebilirlikte de öncü. Tokyo’da Tesla Model S ve hibrit Toyota Century araçları, Londra’da elektrikli siyah taksiler, Hong Kong’da Bentley Bentayga EWB Azure SUV’lar… Sessiz, çevre dostu ve konforlu. Bu yeni nesil filolar, markanın çevresel duyarlılığını lüksten ödün vermeden ortaya koyuyor. Özetle Peninsula, 360 derece bir hikâye yazıyor.
